• Twitter
  • Facebook
  • Google+
  • RSS Feed

26 Ekim 2012

Çifte bayram bu olsa gerek, bugün hem bayram hem doğumgünüm ve ne şanslıyım ki bu yazıyı güneşli bir havada balkonda oturup yazabiliyorum önümde kendime yaptığım cevizli bayram kurabiyelerim ve kocaman bir kahve.. Yanımda ise beni hayatta sorgusuz sualsiz, menfaati olmadan seven biri var, Orfe :) Ayağımın ucuyla dokunduğumda kadife kulaklarını kaldırmasını hayranlıkla izliyorum ve aramızda sohbet olmadan kurduğumuz bağa şaşırıp gülüyorum.
 
Sadece Orfe mi, hayır. Beni çok seven insanlar var etrafımda. Yormadan, fazla sormadan birçok şey paylaşabildiğim arkadaşlarım, hala bana inanmayan, şaşıran, kahkaha atan başka arkadaşlarım, daha başka başka güzel arkadaşlarım var. Canımı acıtmadan, kırmadan, şefkatle yaklaşan, beni anlayan bir aşk var. İstediğim gibi kahkaha attığım, olur olmadık yerde saçmalayıp çocukça davrandığım şımardığımda bile benimle ben olabilen, ciddiyet gerektirdiğinde hakimiyeti ele alan bir aşk.
 
Geçmişte kendi rızamla birilerinin peşinden gitmişliğim, kararım dışı sürüklenmişliğim, çok sevmişliğim, nefret etmişliğim, doğru bildiklerimden keyif aldığım, yanlışlardan yeni yeni ders çıkardığım, güzel hatalarım, geride bıraktıklarımı gülümseyerek hatırlayıp hep özlediğim ama yeni karşılaştıklarımı artık vazgeçilemezim kıldığım yıllar başlıyor. Robot gibi planlanmış her anı programlanmış, ne olacağını bildiğim bir hayat değil, beklentilerle değil, sürprizlerle dolu güzel ve genç, kafamı çevirip arkama bakmama gerek  kalmadan, kendi istediklerim ve dilediklerimle geçirebileceğim uzun yıldızlı yılları önüme katarım umarım.

İyi ki doğmuşum anne, Ve ben böyleyim, kendi yolumda ....



 



 

19 Ekim 2012

Neyse ki İstanbul Fashion Week'in 2. günü erkenden antrepoya gidebildim ve tüm defileleri izledim. Simay Bülbül ve Kaprol defilelerini heyecanla beklerken, tüm tasarımcıları çok beğendim ama Stüdyo Kaprol'u çok başarılı buldum zaten koleksiyonu birkaç gün öncesinde Akmerkez V2K'da görmek için davetliydik.
 
Nastygal'den satın alınmış siyah dekolteli elbisemi giydim ve Anna Dello Russo - H&M kolyemi taktım. Gün içinde benden çok ilgi gördü desem yeridir. İki ay önce alıp ilk kez giydiğim nar çiçeği rengindeki süet Christian Louboutin ayakkabılarımın bu kombinde olmasını çok sevdim.
 
Akşam ise Bej Cafe'de Simay Bülbül'ün after partisine davetlisiydik..
 
Fortunately I could go to Istanbul Fashıon Week earlier on 2. day and saw all the catwalks. While I was waiting Simay Bülbül and Kaprol excitingly, I liked all the designers and I think Studyo Kaprol's collection was perfect we had already checked it before at Akmerkez V2K.
 
I wore my black Nastygal dress and Anna Dello Russo necklace. I loved red sued Christian Louboutin  heels which I ve bought 2 months ago in this outfit.
 
 
 
 
 
 
 


 
Simay Bülbül
 
 
 

17 Ekim 2012

Dün en sevdiğim arkadaşımla bir gün geçirirken Zara'dan birkaç ay önce aldığım bej rengi sırt dekolteli kazağımı giydim, üzerinde Neon sarı çizgiler bulunmasını çok seviyorum. Yeni Beymen sandaletlerim ve Michael Kors çantamla çok uyumlu oldu.
 
I was in my Zara top yesterday which I ve bought it a couple of months ago it s beige and have neon yellow lines. Also they re perfect with new Beymen sandals and new Michael Kors bag.








 
Üst - Top : Zara
Pantolon - Pants : Bershka
Çanta - Bag : Michael Kors
Sandalet - Sandals : Beymen
Bileklik - Bracelet : Massimo Dutti
Gözlük - Sunnies : Gucci
Marie Antoinette gerçekten "ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler" demiş midir yoksa bu efsane olmuş tarihsel bir yalan mıdır ? Kendisinin Fransa hanedanlarının yücelttiği kadar bir ilahe değil belki ama karalandığı kadar da müsrif ve düşkün bir kadın olduğunu düşünmüyorum. Çok küçük yaşta kraliçe olup bolluk içinde bir hayat sürdükten sonra, eşi ve çocuklarını kaybedip 37 yaşında vatan hainliği suçundan başını gövdesinden ayıran giyotin düğününün olduğu meydanda kurulmuştur.

Nefes aldığı her an Fransa'da olay olan ve kıskanılan kraliçe saray entrikalarıyla, başarısız bir kocayla mücadele içinde mutsuz olarak yaşamış muhtemelen bu söz de Fransa halkının kendisinden nefret edilmesi için uydurulmuştur.

Fransız devrimi ve tarihi gerçekleriyle okuyup araştırmış olduğumdan Sofia Coppola'nın filminde Marie Antoinette'nin tarihsel kimliğini bir kenara atıp kanlı canlı bir kadın koyarak farklı bir boyut getirmiş olduğunu açıkça görebiliyorum. Zira dönemin fiyonklu ayakkabıları içerisinden Converse çıkması başka türlü açıklanamazdı. Soundtrack'in inanılmaz uyumsuz bulunmasına karşın, ben çok beğendim. Kıyafetler, makyaj, dekor, Manolo Blahnik şaheseri ayakkabılar mükemmel. Sadece renklerin verdiği keyif için bile izlenir.








Aylardır heyecanla beklediğimiz İstanbul Fashion Week'te günün ilk defilesi olan karma defileye yetişemedim ancak Şafak Tokur'un ilk kez solo yaptığı defileyle açılışı yaptım. Üç ayrı temanın işlendiği defilede deniz, bağlama ve zaman ele alınıp oldukça sıradışı kullanılmış ve hayatın iç içe geçmiş karmaşıklığına göndermeler yapmış.
 



 
Favorilerimden biri olan Günseli Türkay 70'li senelerin iki boyutlu duvar kağıtlarından esinlenerek ve espirili bir şekilde yorumlayarak hazırladığı extreme boyutlardaki hayvan desenleri ipek kumaşlar üstünde baskılara dönüşüyor. Zaten iki yıldır ipek ve rahat gömleklere bayılıyorum, bu koleksiyonda da karşılaştığım için çok sevindim. 
 
 


 
 
 1.günün kesinlikle en beğendiğim defilesi Dilek Hanif'e aitti. 1800'lü yıllarda yaşayan ve resimlerinde kadınları betimleyen ressam Mary Cassat'tan ilham alarak yarattığı romantik ve sofistike modellerden oluşan koleksiyon daha çok pastel renklerden oluşuyordu. Uçuş uçuş tüller, en sevdiğim danteller, işlemeli kumaş ve krepler kendisini ayakta alkışlamaya yetip arttı.
 





 
 

15 Ekim 2012

Bugünlerde yazmaya başladığım bir magazin sitesi daha var. Her ne kadar moda tarafını yazacak olsam da ilerdeki günlerde magazinsel ve eleştirel yaklaşmam mümkün :) İlk yazım İstanbul Fashion Week öncesi yayınlandı. Takip etmenizi isterim. Teşekkürler...

Sibel Demirci Magazin tık tık





Cumartesi gecesi 4 günlük Istanbul Fashion Week koşturması nihayet bitti. Blogumla birlikte etrafımdaki insanlarla da hiç ilgilenemedim çünkü çoğu defilelere girip after party lerde bulununca kalan zamanımda da uyudum. İlk günden beri çoğu defilede bulundum, hemen hemen tüm tasarımcılarla tanıştım, yeni arkadaşlar edindim yani benim için yorucu ama son derece keyifli geçti diyebilirim. 
 
Ayrıca ilk gün defilelerden sonra Dilek Hanif'in "inspired by Minnie Mouse" koleksiyonu Pera Palas Hotel'de tanıtıldı.
 
Finally Istanbul Fashion Week is over concerning last saturday night. I couldn t check my blog and see my friends as well because I slept after shows and parties. I almost see all shows, met some designers, had new friends I mean it was very tired but had pleasure every moment I have been in there.
 
Dilek Hanif's "inspired by Minnie Mouse" collection was at Pera Palace Hotel as party on first day.
 
 



             


 




 
 
Gömlek - Shirt : Acne
Şort - Shorts : Stradivarius
Ayakkabı - Heels : Christian Louboutin
Çanta - Bag : Alexander Wang