Bayram yaklaştığı için Barcelona'da geçirdiğimiz tatille ilgili son yazımı yazıp gidecekler için nacizane mini kılavuz oluşturmak istedim. Belli başlı yapı ve binaları gördükten sonra kalan vaktimizde sokaklarda yürüyerek dolaşmak ve fotoğraf çekmek bu şehrin olmazsa olmazı. Tatilimizin son günlerinde ziyaret etmeyi planladığımız Palau de la Musica dar bir sokağın içinde bulunuyor. Renkli mozaikleri ve kiremitlerle kaplanmış cephesi ile görülmesi gereken muhteşem bir bina. La Ribera adı verilen bölgede bulunan konser salonunun içerisini rehberler eşliğinde gezmek mümkün. Desenli camlar ve tavandaki iç bükey vitray kubbe gün ışığını olduğu gibi içeriye çekiyor. Hem kulağa hem göze görsel şölen dediklerinden... Salonun tadını çıkarabilmek için ise bir konsere gelmek şart.
Öğleden sonra metrodan Tibidabo meydanında indik ve finükülere giden tramvaya bindik. Finükülerle yukarıya tırmanmak gerçekten çok heyecanlı. Her an araçta bir arıza çıksa uçuruma yuvarlanma olasılığını hesaplamış olmam sizi korkutmasın, zira oraya çıkmanın başka bir yolu yok. Tepede 100 yıllık Temple Expiatori del Sagrat Cor Bazilikası, TV vericisi ve bir lunapark bulunuyor. Bazilika'nın en tepesine çıkıldığında göklere kucak açan İsa heykeliyle aynı seviyede oluyorsunuz ve muhteşem Barselona manzarasıyla başbaşa kalıyorsunuz. Rüzgar ve yükseklik sizi hayli zorlayabilir. Bir cava içmeden geri dönmeyin.
Sonraki iki gün Passeig de Gracia'da alışveriş ve çevreyi gezmekle geçti. Mont Juic ve Poble Espanyol'a uğramayı da ihmal etmedik. Poble Espanyol fuar için yapılmış, İspanya'nın farklı bölgelerinin mimarisini temsil eden bir açık hava müzesi diyebiliriz. Montjuic ise Yahudi Tepesi anlamına geliyor ve Ulusal sanat müzesine ev sahipliği yapıyor.
Barselona'da gezilecek yerleri daha önce paylaştığım linkler ile aşağıda belirtiyorum. Umarım gidecek olan takipçilerime bir nebze yol gösterir.
çok güzel bir post. teşekkürler.
YanıtlaSil