23 Nisan'ın tatil olmasından faydalanarak gittiğimiz Kapadokya gezisinde dinlenmek yerine o kadar çok gezdik ki eve yorgun bitmiş halde döndüm. İki gün müthiş maceralı geçti. Cumartesi akşamı THY uçağı 23.50'deydi ancak, uçak saatinde kalktığı halde sistemlerindeki hata sebebiyle gelen SMS yüzünden 06:50'ye kadar bekledik :(
Kapadokya, Nevşehir başta olmak üzere Aksaray, Kırşehir, Niğde ve Kayseri illerine dağılmış bir bölge. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımışlar. Hititler'in yaşadığı bölgede Hristiyanlığı yaymak için volkanik kayalara oydıkları kiliseler bir hayli fazla, bu da bölgenin o dönemde ne kadar korunaklı olduğunu gösteriyor. Çok gizemli buldum ve çok etkilendim diyebilirim. Zaten böyle şeylere oldum olası pek meraklıyımdır :)
Biz Nevşehir'de Uçhisar tarafında Karlık Evi isminde nezih ve güzel bir otelde kaldık. Karlık Evi, Kapadokya bölgesine ait taşlardan yapılmış. Odaları hem romantik, hem rahat, hem de nostaljik. Yer yatağında öyle güzel uyudum ki hiç uyanmak istemedim. Antika eşyalar odalarda ve tüm otelde dikkat çekiyor. Kapadokya manzarası otelin her tarafından inanılmaz. Taş şöminlere bayıldım gerçekten. Sabah kahvaltısını anlatmak için ise kelimeler kifayetsiz kalır. İstanbul'un hiçbir yerinde o özen, çeşit ve servis yapan arkadaşların nezaketi bulunamaz. Kapadokya insanları gerçekten kibar ve misafirperver. İlk kez ördek yumurtasından omlet yedim ve hiçbir omletin bu kadar lezzetli olduğunu bilmem. Abdullah Bey ve Bukre Hanım'a ilgilerinden dolayı çok teşekkürler.
Sonraki postlarda geziyle ilgili detayları yine paylaşacağım.
Sonraki postlarda geziyle ilgili detayları yine paylaşacağım.
Bukre Hanım
Bahçeden manzara uçsuz bucaksız görünüyor
Sırasıyla hindi, ördek, yeşil başlı ördek ve tavuk yumurtası. Hepsini birarada görmek çok güzel oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Make comment